Cumhuriyet tarihinin en büyük felaketi olan 6 Şubat depremleriyle ilgili teknoloji devi Google’dan gelen itiraf, kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Google’ın resmi açıklamasına göre, Android cihazlarda kullanılan deprem uyarı sistemi, beklenen işlevi yerine getiremedi ve yaklaşık 10 milyon kişiye kritik uyarı gönderilemedi. Oysa sistemin doğru çalışması durumunda bu kişilere depremden 35 saniye önce haber verilmesi ve harekete geçmeleri mümkün olacaktı.
Deprem Uyarı Sistemi Neden Başarısız Oldu?
Google, yıllardır Android işletim sistemi üzerinden deprem uyarı sistemini aktif olarak çalıştırıyor. Bu sistem, telefonların hareket sensörlerini kullanarak ani sarsıntıları algılıyor ve bulunduğunuz konuma göre saniyeler içinde uyarılar gönderiyor. Ancak 6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan felakette bu sistem, tarihin en büyük testinden geçemedi.
Google’ın BBC’ye verdiği açıklamada, sistemin başarısız olmasının ana nedeninin algoritma hatası olduğu ifade edildi. 7.8 büyüklüğündeki ilk deprem, algoritma tarafından sadece 4.5 ila 4.9 büyüklüğünde olarak değerlendirildi. Bu nedenle sistem “Harekete Geç” uyarısını tetiklemedi ve yalnızca 469 kişiye gönderildi.
Benzer şekilde, 7.5 büyüklüğündeki ikinci büyük deprem de algoritma tarafından doğru ölçülemedi. Sonuç olarak sistem, “Harekete Geç” uyarısını sadece 8.158 kişiye, “Dikkatli Ol” uyarısını ise yaklaşık 4 milyon cihaza gönderdi. Oysa bu uyarılar, doğru zamanda ulaştırılsaydı milyonlarca kişi birkaç saniyelik farkla hayat kurtaracak önlemler alabilirdi.
Yeniden Simülasyon: Gerçekten Ne Olmalıydı?
Google, bu fiyasko sonrası sistemi güncelleme kararı aldı. Yeni algoritma simülasyonlarına göre, aynı deprem bugün yaşanmış olsaydı 10 milyon telefona “Harekete Geç” ve 67 milyon telefona “Dikkatli Ol” uyarısı gönderilecekti. Bu da sistemin potansiyel gücünü ortaya koyuyor.
Peki, bu hata neden yaşandı? Google’ın yaptığı teknik açıklamaya göre algoritma, sarsıntının şiddetini telefon sensörlerinden gelen ilk verilerle anlık olarak analiz ediyor. Ancak bu veriler bazen yüzey sarsıntısını tam yansıtamıyor. Google’ın deprem uzmanları, sistemin bazı bölgelerdeki yerel titreşimleri yanlış değerlendirmiş olabileceğini belirtiyor.
Bu gelişmeler, teknoloji temelli uyarı sistemlerinin ne kadar hassas bir dengeye bağlı olduğunu da gösteriyor. Her ne kadar sistemler gelişmiş olsa da, algoritmaların doğru kalibrasyonu hayati önem taşıyor. Google, bu süreçten büyük dersler çıkardığını ve sistemi daha duyarlı hale getirmek için dünya genelindeki araştırma ekipleriyle iş birliğine gittiğini açıkladı.
Deprem Teknolojilerinde Şeffaflık ve Sorumluluk
Bu olay sadece bir teknik aksaklık değil, aynı zamanda büyük bir sorumluluk ve şeffaflık tartışmasını da gündeme taşıdı. Google’ın yıllarca sistemin “iyi çalıştığını” ifade etmesi ve gerçek arıza boyutunu yeni açıklaması, kamuoyunun güvenini zedelemiş durumda.
Afet anlarında teknoloji şirketlerinin rolü her geçen gün artıyor. Özellikle de mobil cihazlar üzerinden hayat kurtaran bilgilere saniyeler içinde ulaşabilmek kritik önem taşıyor. Ancak bu teknolojilerin hataya açık doğası, milyonlarca hayatı riske atabiliyor. Bu nedenle, şirketlerin sadece sistem geliştirmekle değil, aynı zamanda şeffaf veri paylaşımı ve kamusal denetim mekanizmalarıyla da sorumluluk üstlenmeleri bekleniyor.
Google’ın bu konuda attığı adımlar önemli olsa da, yaşanan felaketin boyutları ve ardından gelen itiraflar, dijital afet yönetimi altyapısının ne kadar eksik olduğunu gözler önüne seriyor. Türkiye gibi deprem riski yüksek ülkelerde, bu sistemlerin hem devlet kurumlarıyla entegre çalışması hem de yerel özelliklere göre uyarlanması gerekiyor.
Benzer içerikler için tıklayın.