Gisung Han’ın Blooming Decay Stool isimli sıra dışı tasarımı, doğada çözünürken toprağa çiçekler armağan ediyor.
Günümüz dünyasında sürdürülebilirlik artık yalnızca bir tercih değil, acil bir ihtiyaç. Geri dönüştürülebilir ürünlerden doğada çözünebilen malzemelere, tasarım dünyası da bu ihtiyaç doğrultusunda üretim anlayışını radikal şekilde değiştiriyor. Ancak bu değişim yalnızca “geri dönüştür” çağrılarıyla sınırlı kalmıyor. Bazı tasarımlar, bir nesnenin ömrünü estetik ve doğa dostu bir deneyime dönüştürerek çevresel bilinci daha da derinleştiriyor.
Endüstriyel tasarımcı Gisung Han’ın geliştirdiği Blooming Decay Stool, işte tam da bu anlayıştan doğan çığır açıcı bir tasarım. Patates bazlı plastik ve çiçek tohumlarıyla üretilen bu tek kullanımlık tabure, ömrü sona erdiğinde toprağa karışıyor ve çiçek açıyor. Estetikle sürdürülebilirliğin, geçicilikle güzelliğin kesişiminde yer alan bu tabure, doğayla uyum içinde yaşamanın yaratıcı yollarını gösteriyor.
“Kalıcı Olmak Yerine, Geride Çiçek Bırakmak” Felsefesi
Gisung Han’ın projesi, geleneksel tasarım kalıplarını sorgulayan bir soruyla başlıyor:
“Sürdürülebilir bir sandalyenin her zaman dayanıklı olması mı gerekir?”
Han’a göre tasarımlar yalnızca uzun ömürlü olmak zorunda değil, aynı zamanda “zarifçe yok olabilmeli.” Bu düşünceden yola çıkan Blooming Decay Stool; zamanla parçalanan, çürüdükçe doğaya karışan ve bu süreçte çiçekler açan bir ürün olarak karşımıza çıkıyor.
Kırılabilirliği bir kusur değil, özellik olarak ele alan bu tasarım; plastik çöplüğe dönüşen doğa manzaralarına alternatif olarak toprakta çiçek açan nesneleri hayal etmemizi sağlıyor.
Festival ve Kamp Alanları İçin Çöpsüz Bir Oturma Çözümü
Gisung Han bu tasarımı, özellikle açık hava etkinliklerinde ve doğayla iç içe geçici yaşam alanlarında kullanılmak üzere hayal etmiş.
-
Kamp alanları,
-
Büyük müzik festivalleri,
-
Doğa yürüyüşleri,
-
Ve özellikle geçici kurulup toplanan etkinlik alanları…
Tasarımcı, Blooming Decay Stool’u “kullandıktan sonra ardında bir çöp değil, bir doğa armağanı bırakmak” fikriyle üretiyor. Özellikle İngiltere’de her yıl on binlerce insanın doğayla buluştuğu Glastonbury Festivali gibi etkinliklerde, bu tür çevreci çözümlere büyük ihtiyaç duyuluyor. Çünkü bu tür büyük organizasyonlar sonrasında geride kalan plastik atıklar, doğaya ciddi zararlar veriyor.
Patates Bazlı Plastik, Çiçek Tohumları ve Hindistancevizi Lifi ile Zenginleştirildi
Tasarımdaki ana malzeme, patates bazlı biyoplastik. Ancak bu malzemenin dayanıklılık, nem oranı ve şekil koruma açısından çeşitli sorunlar çıkardığı da test sürecinde ortaya çıkmış. Gisung Han bu sorunları çözmek için uzun bir malzeme araştırma sürecine girmiş.
-
Patates bazlı plastiğe çiçek tohumları ve organik gübre eklendiğinde, tohumlar filizlenebiliyor ancak malzeme formunu koruyamıyordu.
-
Bu sorunu çözmek için test edilen hammaddeler arasında hindistancevizi lifi, lif kabağı, kenevir lifi, kil, kireç, alçı, balmumu ve reçine gibi doğal katkılar da yer aldı.
Sonuç olarak, hindistancevizi lifi en dengeli sonuçları verdi. Hem dayanıklılığı artırdı hem de küf oluşumunu engelledi. Lif kabağı ise esneklik kazandırarak özellikle oturma yüzeyinde konfor sağlayan bir unsur oldu.
Üretim Tekniği: Kurumayı Kolaylaştıran Düz Panel Kalıplama
Ürünün üretim süreci de en az malzeme kadar dikkat çekici.
-
Geleneksel kalıp döküm ve 3B baskı gibi yöntemler kuruma sürecinde deformasyon yaratınca tasarımcı, 15 mm’lik düz panel kalıp tekniğine geçti.
-
Kuruma sürecinde küf oluşumunu engellemek için ise karışıma bir miktar sirke ekleniyor.
Bu teknik, özellikle küçük ölçekli üretimlerde çevreci ve maliyeti düşük bir seçenek sunuyor.
Ayrıştıkça Çiçek Açıyor: Doğaya Zararsız, Doğayı Zenginleştiren Tasarım
Taburenin gövdesi tamamen biyolojik olarak çözünebilen maddelerden oluştuğu için, ürün kırıldığında veya dış ortam koşulları nedeniyle bozulduğunda doğaya zarar vermiyor. Aksine, içindeki kır çiçeği tohumları, toprağa karışarak çiçeklenme sürecini başlatıyor.
Yani bu tabure:
-
Ne plastik çöp bırakıyor,
-
Ne doğada yüzyıllarca çözünmeyen bir atığa dönüşüyor,
-
Ne de kullanım sonrası taşınması gereken bir yük oluşturuyor.
Tam tersine, geride bırakılınca bile fayda sağlıyor.
Üç Ayaklı Tasarım: Estetikten Çok Ekolojik Amaçlar Ön Planda
Blooming Decay Stool, dış mekân koşulları için uygun, tripod (üç ayaklı) bir tasarıma sahip. Bu yapı:
-
Engebeli zeminlerde stabilite sağlıyor,
-
Silindirik formda olduğu için toprağa karışması daha kolay oluyor.
Taburenin üst kısmı ise çiçek formunda tasarlanmış. Ancak süslemeye çok yer verilmemiş çünkü bu tasarımda malzemenin mesajı biçimden daha önemli. Tasarımcının amacı bir sanat objesi değil, doğaya hizmet eden bir nesne yaratmak.
Güzelliği Geçicilikte Arayan Tasarım Anlayışı

Gisung Han’ın Blooming Decay Stool’u; geçiciliği kusur değil, felsefe haline getiren nadir projelerden biri. Bu tabureyi kullanmak, yalnızca bir yere oturmak değil; kendi varlığının doğadaki etkisini sorgulamak anlamına geliyor.
Bu proje, “sürdürülebilir tasarım nedir?” sorusuna yepyeni bir cevap sunuyor:
“Sadece geri dönüşmeyen değil, doğaya geri veren ürünler yaratmak.”
Benzer içerikler için tıklayın.