Güneş enerjili heykel kavramı, teknolojinin ve sanatın sürdürülebilirlik vizyonu altında nasıl kesişebileceğini yeniden tanımlıyor. Bu alandaki en çarpıcı örneklerden biri, Miami Çağdaş Sanat Enstitüsü’nde sergilenen “8 Dakika ve 20 Saniye” adlı yerleştirme. Lexus’un 2026’da piyasaya sürmeyi planladığı tam elektrikli konsept otomobili LF-ZC’yi temsil eden bu etkileşimli sanat eseri, ziyaretçilere sadece görsel bir şölen sunmakla kalmıyor; onları enerji, hareket ve doğa arasında kurulan yeni ilişkilere dair düşünmeye de davet ediyor.
Hollandalı tasarımcı Marjan van Aubel’in imzasını taşıyan proje, adını güneş ışığının Dünya’ya ulaşması için geçen süreden alıyor. Bu süre boyunca gerçekleşen enerji yolculuğu, aynı zamanda insanlığın sıfır emisyonlu bir geleceğe ulaşma çabasıyla da metaforik bir bağ kuruyor. Yerleştirmede kullanılan Organik Fotovoltaik (OPV) paneller sayesinde heykel kendi enerjisini güneşten alıyor ve gece de aktif kalabiliyor.
Projenin hayata geçirilmesinde, mekânsal deneyimler alanında uzman Random Studio’nun da katkısı bulunuyor. OPV panelleri, hem şeffaf hem de renkli oluşları sayesinde izleyicilere hem teknolojik hem de sanatsal bir deneyim sunuyor. Lexus’un sürdürülebilirlik taahhüdü, bu projede sadece otomobil üzerinden değil; sanat ve enerji üretimi üzerinden de güçlü şekilde ifade ediliyor.
Güneş Enerjili Heykel Nasıl Çalışıyor?
“8 Dakika ve 20 Saniye” yerleştirmesi, çevresiyle etkileşime giren dinamik bir sistem. Dört hareket sensörü, izleyicilerin hareketlerine tepki vererek taban boyunca ışık efektleri yaratıyor. Bu ışık, LF-ZC konsept aracın sürüş enerjisini temsil ediyor. Böylece heykel, izleyicilerle kurduğu bağ aracılığıyla enerjiyi görsel bir dile çeviriyor.
OPV hücreleri gün boyunca güneşten enerji toplayarak tabanda yer alan pillerde depolama yapıyor. Bu sayede yerleştirme geceleri de etkinliğini sürdürebiliyor. Güneşin gökyüzündeki hareketiyle birlikte yansıyan ışıkların tonu değişiyor; sabah sıcak tonlardan başlayan renkler, gün ilerledikçe soğuk tonlara evriliyor. Bu döngü, doğayla uyumlu ve ritmik bir enerji deneyimi sunuyor.
Deneyimsel Sanatla Sıfır Emisyon Mesajı
Lexus LF-ZC, yalnızca bir otomobil değil; aynı zamanda sıfır emisyonlu yaşam tarzının temsilcisi. Marjan van Aubel’in heykel aracılığıyla sunduğu bu deneyim, teknolojik yeniliği ve doğa dostu tasarımı estetik bir yapı içinde birleştiriyor. Lexus’un “Geleceğin Sıfır Emisyon Katalizörü” olarak tanıttığı LF-ZC, sürdürülebilir mobilite vizyonunu sanatsal yollarla görünür kılıyor.
Heykelde kullanılan ses tasarımı da bu deneyimi tamamlıyor. Yaylı çalgılar, piyano, çan sesleri ve zaman zaman kuş cıvıltılarıyla bezeli melodi, doğal dünyaya bir gönderme olarak dikkat çekiyor. Hatta Lexus LF-ZC’nin iç tasarımında kullanılan bambunun sesi bile bu kompozisyona entegre edilmiş. Bu ayrıntılar, sanat eserini yalnızca izlemek değil; duymak ve hissetmek isteyenler için de zengin bir deneyim sunuyor.
Marjan van Aubel ve Güneş Tasarımı Yaklaşımı
Marjan van Aubel, güneş enerjisini yalnızca teknik bir kaynak olarak değil; günlük yaşama entegre edilebilecek yaratıcı bir unsur olarak gören öncü bir tasarımcı. Kurucusu olduğu Marjan van Aubel Studio, mobilyadan aydınlatmaya ve kamusal sanat eserlerine kadar birçok alanda güneş enerjisini estetikle buluşturuyor.
Stüdyonun çalışmaları; MoMA, Vitra Tasarım Müzesi ve Victoria & Albert Müzesi gibi dünyanın önde gelen kurumlarında sergileniyor. “8 Dakika ve 20 Saniye” projesi ise Miami’deki ilk halka açık yerleştirme olma özelliği taşıyor. Bu yönüyle sadece Lexus’un çevreci vizyonunu değil, Aubel’in “güneş tasarımı” felsefesini de geniş kitlelere ulaştırıyor.
Aubel, bu iş birliğini şu sözlerle özetliyor:
“Bu enstalasyon, insanları ışık ve renkle etkileşime davet ediyor ve onları daha sürdürülebilir, pozitif bir gelecek hayal etmeye teşvik ediyor.”
Benzer konular için tıklayın.
