Küresel uyku sorunu, 2025 yılında dünya çapında büyüyen bir sağlık krizine dönüşmüş durumda. BAREM ve küresel ortağı WIN (Worldwide Independent Network) tarafından 39 ülkede 34.946 kişiyle gerçekleştirilen Dünya Görüşleri Araştırması, özellikle son dört yılda uyku kalitesinde yaşanan istikrarlı düşüşe dikkat çekiyor.
Katılımcıların yalnızca %62’si iyi uyuduklarını belirtirken, uykusuzlukla mücadele edenlerin oranı %38’e çıkmış durumda. Bu artış, 2021’de %35 olan orana göre belirgin bir sıçrama anlamına geliyor. Anket, yalnızca bireysel sağlık düzeyinde değil; sosyal yapı, teknoloji kullanımı ve ekonomik eşitsizlikler bağlamında da uykunun giderek daha karmaşık bir sorun haline geldiğini ortaya koyuyor.
Küresel Uyku Sorunu: Coğrafya ve Sınıf Tanımıyor
Anket verileri, uyku problemlerinin neredeyse tüm ülkelerde ve tüm sosyoekonomik kesimlerde yaygın olduğunu ortaya koyuyor. Ancak bazı bölgelerde ve gruplarda bu sorun daha da derinleşiyor. Hong Kong, %60 ile en yüksek uyku problemi bildiren ülke olurken; Şili (%55), Brezilya (%52) ve Türkiye (%51) de bu listede başı çekiyor.
Buna karşın Vietnam (%15), Hindistan (%15), Paraguay (%20) ve Endonezya (%23) gibi ülkelerde halkın büyük çoğunluğu daha az uyku sorunu yaşıyor. Ancak genel tablo, 39 ülkenin 35’inde halkın dörtte birinden fazlasının ciddi uyku problemi yaşadığını ortaya koyuyor.
Sosyoekonomik statü ile uyku kalitesi arasında güçlü bir ilişki bulunuyor. İşsiz bireylerin %47’si, düzenli ve kaliteli uyuyamadıklarını belirtirken, düşük gelirli ve daha az eğitimli bireylerde de uykusuzluk daha yaygın görülüyor. Ayrıca kadınlar ve 35-64 yaş arası bireyler bu konuda daha dezavantajlı gruplar arasında yer alıyor.
Teknoloji Uykuya Engel: Gençler Daha Fazla Risk Altında
Küresel uyku sorunu, yalnızca ekonomik veya sosyal faktörlerden kaynaklanmıyor. Teknoloji bağımlılığı da bu krizin temel tetikleyicilerinden biri olarak öne çıkıyor. Araştırmaya katılanların %52’si, gece geç saatlere kadar telefon veya bilgisayar kullandıklarını ve bunun uykularını doğrudan etkilediğini söylüyor.
En dikkat çeken grup ise gençler. 18-24 yaş aralığındaki bireylerin %70’i, dijital ekranlar nedeniyle sıklıkla geç saatlere kadar uyanık kaldığını belirtiyor. Eğitim seviyesi arttıkça, bu alışkanlığın daha da yaygın hale geldiği gözlemleniyor. Akademik veya profesyonel yoğunluk, dijital araç kullanımını artırırken uyku düzenini bozabiliyor.
Teknolojinin uyku üzerindeki etkileri coğrafi olarak da farklılık gösteriyor. Fas (%78), Şili (%77), Malezya (%72), Meksika (%69), Hindistan (%69) ve Yunanistan (%68), bu konuda en yüksek oranlara sahip ülkeler arasında yer alıyor.
Türkiye’de de Uykusuzluk Yükselişte
Türkiye özelinde bakıldığında da tablo benzer. Katılımcıların %42’si geç saatlere kadar dijital ekran karşısında vakit geçirdiklerini ve bunun uyku yetersizliğine neden olduğunu belirtiyor. Erkeklerin %30’u, kadınların ise %17’si teknoloji kullanımını uyku sorunlarının doğrudan nedeni olarak gösteriyor.
Özellikle 18-34 yaş arası gençlerde teknolojiye bağlı uykusuzluk çok daha belirgin. Sosyal medya, dijital içerik tüketimi ve mobil oyunlar gibi alışkanlıklar, gece uykuya geçişi zorlaştırıyor ve uyku kalitesini düşürüyor.
Uyku Sağlığını Korumak İçin Neler Yapılmalı?
Küresel uyku sorunu, yalnızca bireysel değil; aynı zamanda kamusal ve yapısal çözümler gerektiren bir mesele haline geldi. Uykusuzluk, verimliliği düşürüyor, psikolojik sağlığı bozuyor ve yaşam kalitesini doğrudan etkiliyor. Bu nedenle, araştırmanın sonuçları ciddi bir uyarı niteliğinde.
Araştırmacılar ve sağlık uzmanları şu önlemleri öneriyor:
-
Teknoloji kullanımı düzenlenmeli: Özellikle genç yaş grupları için dijital detoks uygulamaları ve bilinçli teknoloji kullanımı teşvik edilmeli.
-
Sosyoekonomik destek artırılmalı: Gelir düzeyine bağlı stres faktörleri azaltılarak daha sağlıklı yaşam koşulları sağlanmalı.
-
Farkındalık kampanyaları yapılmalı: Uyku hijyeni, ekran süresi yönetimi ve sağlıklı yaşam biçimleri konusunda geniş kitlelere ulaşacak kampanyalar düzenlenmeli.
-
Politika düzeyinde çözümler geliştirilmeli: Uyku sağlığı, bireysel sorumluluğun ötesinde, toplumsal sağlık politikalarının da bir parçası olmalı.
Sürekli İzleme ve Bilimsel Destek Şart
2025 itibarıyla dünya genelinde her üç kişiden biri düzenli olarak uyku problemi yaşıyor. Bu oran, yalnızca bir rahatsızlık değil, küresel ölçekte büyüyen bir halk sağlığı sorunu anlamına geliyor. Araştırmacılar, bu eğilimin ancak uzun vadeli veri takibi, bilimsel analizler ve proaktif önlemlerle tersine çevrilebileceğini vurguluyor.
Gelecek yıllarda, yaşlanan nüfus, artan ekran bağımlılığı ve artan stres faktörleriyle birlikte uyku kalitesinin daha da düşebileceği öngörülüyor. Bu nedenle özellikle genç nüfus arasında uyku bilinci artırılmalı, iş ve eğitim yaşamı da daha dengeli bir yaşam tarzını destekleyecek şekilde yapılandırılmalı.
Benzer içerikler için tıklayın.