Çin Yenilenebilir Enerji Yatırımlarıyla Dünyayı Sırtlıyor: Güneş ve Rüzgârda %74’lük Pay

Çin yenilenebilir enerji

Çin yenilenebilir enerji yatırımları sayesinde yalnızca kendi enerji ihtiyacını karşılamakla kalmıyor, aynı zamanda küresel temiz enerji dönüşümünde lider rol üstleniyor. Global Energy Monitor’un Temmuz 2025 tarihli raporuna göre, dünyada şu anda inşa halinde olan 689 gigavatlık güneş ve rüzgâr enerjisi kapasitesinin 510 gigavatı Çin’e ait. Bu oran, dünya çapında geliştirilen projelerin yaklaşık %74’ünün tek başına Çin tarafından yürütüldüğünü gösteriyor.

Bu etkileyici rakamlar, Çin’in enerji stratejilerinde temiz kaynaklara verdiği önemi ve iklim değişikliğiyle mücadeledeki etkisini net biçimde ortaya koyuyor. Çin’in yatırımları sayesinde güneş ve rüzgâr teknolojileri daha erişilebilir hâle gelirken, gelişmekte olan ülkeler de bu dönüşümden olumlu şekilde etkileniyor.

1,5 Teravatlık Hedef Gerçek Oldu

Çin, 2025 yılına gelindiğinde toplam kurulu enerji kapasitesini 1,5 teravat seviyesine taşıdı. Bu kapasitenin önemli bir bölümü güneş ve rüzgâr gibi yenilenebilir kaynaklardan elde ediliyor. Ülkenin toplam elektrik tüketimi içinde bu kaynakların payı %22,5 seviyesine ulaşmış durumda.

Bu büyüme yalnızca Çin’in iç pazarındaki enerji ihtiyacını karşılamakla kalmıyor; aynı zamanda ülkenin enerji bağımsızlığını artırmasına ve karbon ayak izini azaltmasına da katkı sağlıyor. Çin, yenilenebilir enerji ihracatında da dünya liderleri arasında yer alıyor ve özellikle güneş paneli ve rüzgâr türbini teknolojilerinde en büyük üretici konumunda bulunuyor.

Çin Yenilenebilir Enerjide Lider, Ama Kömürden de Vazgeçmiş Değil

Çin’in yenilenebilir enerji hamlesi her ne kadar büyük ölçekli olsa da, enerji politikasında hâlâ gri alanlar mevcut. Ülke, bir yandan yeşil enerjiyi artırırken diğer yandan da kömür yatırımlarını sürdürüyor. 2024 yılı itibarıyla Çin, son 10 yılın en fazla yeni kömürlü termik santral projesine başlayan ülke oldu.

Bu durum, Çin’in enerji dönüşümünü daha karmaşık bir hale getiriyor. Bir yandan enerji arz güvenliğini koruma ve ekonomik büyümeyi sürdürme hedefiyle hareket eden Çin, diğer yandan küresel iklim hedeflerine ulaşma baskısıyla karşı karşıya. Enerji üretiminde istikrar ve maliyet optimizasyonu nedeniyle kömür hâlâ önemli bir yer tutarken, bu durum ülkenin karbon nötr hedefleriyle çelişiyor.

Ancak uzmanlar, Çin’in uzun vadeli planlarında kömürün yerinin giderek azalacağını, teknolojik yatırımlar ve şebeke iyileştirmeleriyle birlikte yenilenebilir kaynakların ağırlığının artacağını öngörüyor.

Küresel Etkileri: Yatırımlar Sınırları Aşıyor

Çin yenilenebilir enerji yatırımları sadece kendi sınırları içinde etkili değil. Ülke aynı zamanda Asya, Afrika ve Güney Amerika’da birçok güneş ve rüzgâr enerjisi projesine finansman ve teknoloji desteği sağlıyor. Özellikle Kuşak ve Yol Girişimi kapsamında Çin, enerji altyapılarını geliştirmek isteyen ülkelere güneş panelleri, rüzgâr türbinleri ve şebeke sistemleri ihraç ediyor.

Bu durum, Çin’in küresel enerji piyasasında yalnızca bir üretici değil, aynı zamanda bir politika yapıcı ve standardı belirleyen aktör hâline gelmesini sağlıyor. Yenilenebilir enerji teknolojilerinde maliyetlerin düşmesi, bu yatırımların dünya genelinde yaygınlaşmasını da hızlandırıyor.

İklim Değişikliğiyle Mücadelede Kritik Rol

Dünyanın en büyük karbon salımı yapan ülkesi olarak Çin, küresel iklim krizinde kilit rol oynuyor. Paris Anlaşması kapsamında 2060 yılına kadar karbon nötr olmayı hedefleyen Çin, bu hedefe ulaşmak için yenilenebilir enerji kapasitesini sürekli artırmak zorunda. Bu nedenle hem merkezi hükümetin hem de yerel yönetimlerin politika öncelikleri arasında temiz enerji ilk sıralarda yer alıyor.

Çin’in bu dönüşümü, yalnızca enerji sektöründe değil; ulaşım, endüstri ve şehir planlama gibi pek çok alanda da kendini gösteriyor. Elektrikli araçlardan akıllı şehirlere kadar uzanan bu sistemli değişim, ülkenin karbon salımını düşürürken ekonomik büyümeyi de destekliyor.

Teknoloji ve AR-GE Yatırımları

Çin’in yenilenebilir enerji stratejisinde dikkat çeken bir diğer unsur, teknolojik gelişmeler ve AR-GE yatırımları. Ülke, enerji depolama sistemleri, akıllı şebekeler, verimli bataryalar ve yapay zekâ destekli enerji yönetimi gibi alanlara milyarlarca dolar kaynak ayırıyor. Bu yatırımlar, yenilenebilir kaynakların güvenilirliğini ve sürekliliğini artırarak, sistemin tüm yıla yayılmasını sağlıyor.

Ayrıca, Çin’de birçok üniversite ve araştırma enstitüsü bu alanda çalışmalar yaparak yeni teknolojiler geliştiriyor. Örneğin, lityum-iyon bataryalarda enerji yoğunluğu artırılırken, üretim maliyetleri düşürülüyor. Bu da hem yerli kullanım hem de ihracat açısından ülkeye büyük avantaj sağlıyor.

İki Ucu Dengede Tutmak

Çin’in yenilenebilir enerji alanındaki hızlı büyümesi, iklim değişikliğiyle mücadele açısından umut verici. Ancak kömür kullanımının da aynı hızla artması, bu başarının altını oymaya aday. Yine de Çin’in küresel enerji dönüşümündeki liderliği ve teknolojik kapasitesi, gelecekte daha dengeli ve sürdürülebilir bir enerji politikasının inşa edileceğine işaret ediyor.

Önümüzdeki dönemde Çin’in açıklayacağı yeni iklim hedefleri, bu dengenin hangi yöne evrileceğini gösterecek. Ancak bugünden bakıldığında bir gerçek var: Çin, yenilenebilir enerjide hem rakamlarla hem de etkisiyle dünyanın en büyük oyuncusu.

Benzer içerikler için buraya tıklayın.

Önceki Yazı

İş Bulma Platformları Indeed ve Glassdoor, Yapay Zekâ Nedeniyle Çalışanlarını İşten Çıkardı

Sonraki Yazı

AB Teknoloji Devlerine Para Cezası Kesti: Apple ve Meta’ya 700 Milyon Euro