Tourism Australia “Come and Say G’day” Kampanyasıyla Dünyayı Keşfe Davet Ediyor

Tourism Australia

Turizm dünyasında yenilikçi ve etkileyici kampanyalarla öne çıkan Tourism Australia, meşhur sloganı “Come and Say G’day” ile global pazarda yeni bir döneme giriyor. Kampanyanın en önemli özelliği ise, farklı ülkeler için özel versiyonlar hazırlanarak her pazarın kültürel dinamiklerine uygun şekilde uyarlanması. Bu sayede Avustralya, sadece egzotik bir turizm destinasyonu olmakla kalmıyor; izleyicilerle kişisel ve samimi bağlar kuran bir marka haline geliyor.

Kültürlere Özgü Hikâyelerle Zenginleşen Kampanya

Tourism Australia, yaratıcı ajans Droga5 ve yapım şirketi Exit Films işbirliğiyle hazırlanan kampanya ile her ülkeye özel dokunuşlar yapıyor. Çin’de başlayan bu süreç, Hindistan, ABD, İngiltere, Japonya, Almanya ve Güney Kore gibi önemli turizm pazarlarında da devam edecek.

Her versiyon, o ülkenin kültürel alışkanlıkları, değerleri ve seyahat tercihleri göz önünde bulundurularak kurgulanıyor. Örneğin, İngiltere için hazırlanan reklam filminde, dünyaca ünlü şef Nigella Lawson Margaret River bölgesindeki deneyimlerini ve anılarını paylaşıyor. Çin versiyonunda ise genç aktör Yosh Yu, Avustralya seyahatinde edindiği eşsiz deneyimlerini ve yanında getirdiği özel anı eşyalarını izleyiciye sunuyor.

Bu kişiselleştirilmiş yaklaşım, markanın evrensel sıcaklığını korurken, her pazarda özgün ve etkileyici bir deneyim yaratmayı hedefliyor.

Tourism Australia Pazarlama Direktörü Susan Coghill’in Vizyonu

Kampanyanın arkasındaki pazarlama stratejisini Tourism Australia Pazarlama Direktörü Susan Coghill şöyle özetliyor:
“Bu kampanya, yaratıcılığın sürekliliği ve tutarlılığın bir araya geldiği özel bir proje. Her pazarda aynı güçlü ve samimi marka dilini koruyarak, farklı kültürlerin ihtiyaçlarına uygun hikâyeler anlatıyoruz. Bu sayede globalde tutarlı bir marka algısı oluştururken, yerel izleyicilerin de kalbine dokunuyoruz.”

Coghill, kampanyanın markanın küresel büyüme hedeflerine katkı sağlarken, inovasyon ve kültürel hassasiyet açısından da örnek teşkil ettiğinin altını çiziyor.

Kişisel Bağ Kurmanın Gücü: Turizmde Yeni Paradigma

Günümüz turizm pazarlamasında sadece destinasyonun güzelliklerini göstermek yeterli olmuyor. Seyahat edenler, kendilerine dokunan, onlarla kişisel bir bağ kuran, deneyim odaklı içeriklere yöneliyor. Tourism Australia’nın yeni kampanyası, tam da bu gereksinimi karşılıyor.

Her ülkedeki izleyici, kendine özel anlatılan hikâyelerle Avustralya’yı sadece görmekle kalmıyor; o deneyimin bir parçası haline geliyor. Bu da marka bağlılığını ve tercih edilme oranını artırıyor. Ünlü isimlerin kişisel anılarını paylaşması ise bu bağın kurulmasında önemli bir köprü görevi üstleniyor.

Dijital Çağda Turizmin Geleceğine Yönelik Stratejiler

“Come and Say G’day” kampanyası, dijital çağın pazarlama trendlerine de güçlü bir yanıt veriyor. Özellikle sosyal medya, video platformları ve online içerik tüketiminin artması, turizm markalarının pazarlama stratejilerini çeşitlendirmesini zorunlu kılıyor.

Tourism Australia, farklı kültürlere hitap eden çoklu içerik stratejisiyle dijital platformlarda daha geniş ve etkili bir erişim sağlıyor. Bu yaklaşım, SEO dostu içerikler, sosyal medya paylaşımları ve etkileşimli deneyimlerle desteklenerek kampanyanın uzun vadeli başarısını garanti altına alıyor.

Tourism Australia’dan Kültürel Duyarlılık ve Yaratıcılık İçeren Global Kampanya

Tourism Australia’nın “Come and Say G’day” kampanyası, sadece bir tanıtım çalışması olmaktan öte, kültürel duyarlılık, yaratıcılık ve teknolojiyi harmanlayan yeni nesil bir pazarlama modeli sunuyor.

Ülkelere özel hazırlanmış versiyonlar ve etkileyici hikâyelerle marka, global pazarda fark yaratmayı sürdürüyor. Bu kampanya, diğer turizm destinasyonları için de önemli bir örnek teşkil ediyor ve kişiselleştirilmiş pazarlamanın gücünü bir kez daha kanıtlıyor.

Benzer içerikler için tıklayın.

Önceki Yazı

Gözde Soylu, Har Group’ta Pazarlama ve Kurumsal İletişim Grup Direktörü Olarak Göreve Başladı

Sonraki Yazı

OpenAI’ın GPT-5 Lansmanı Beklentileri Karşılamadı: “GPT-4o Daha Samimiydi”