Oyuncu Sydney Sweeney’nin American Eagle için rol aldığı reklam kampanyası, sosyal medyada büyük bir tartışmanın fitilini ateşledi. “Great Genes” sloganı, yalnızca kelime oyunu mu, yoksa daha derin bir çağrışım mı? Markanın sessizliğini bozarak yaptığı açıklama, bu soruların merkezine yerleşti.
Amerikan giyim devi American Eagle, oyuncu Sydney Sweeney ile gerçekleştirdiği yeni jean kampanyasıyla hem dikkat çekti hem de ciddi bir krizin içine girdi. Kampanyada kullanılan “Sydney Sweeney Has Great Genes” ifadesi, ilk bakışta zararsız bir kelime oyunu gibi görünüyordu. Ancak sarı saçlı, mavi gözlü bir aktrisin “harika genlere sahip” olduğu mesajı, sosyal medyada genetik üstünlük, ırkçılık ve öjenizm çağrışımlarına yol açtı.
Reklamın “Jean’lerim mavi” gibi ifadelerle devam etmesi de, söz konusu kelime oyununun tesadüf değil, planlı bir stratejinin ürünü olduğunu düşündürdü. Gelen yoğun tepkilerin ardından American Eagle, videoyu sosyal medya platformlarından kaldırdı. Ancak açıklama yapılması günler sürdü — ve bu sessizlik, kamuoyundaki şüpheleri daha da derinleştirdi.
Sessizlik Bozuldu: “Harika Jean’ler Herkeste Güzel Durur”
Marka, sonunda sosyal medya üzerinden kısa ama dikkatli bir açıklama paylaştı:
“’Sydney Sweeney’in Harika Jeanleri’ ifadesi her zaman jean’lerle ilgiliydi. Onun jean’leri, onun hikayesi. AE jean’lerini herkesin kendi tarzıyla ve özgüvenle giymesini kutlamaya devam edeceğiz. Harika jean’ler herkeste iyi durur.”
Bu açıklamayla marka, “genes” ifadesinin yalnızca moda bağlamında kullanıldığını savunsa da, kamuoyunun bir kısmını ikna etmekte zorlandı. Kriz iletişiminde geç kalınması ve ilk tepkilerin ciddiye alınmaması, markanın güvenilirliğini sorgulatan başlıca unsurlar haline geldi.
Uzmanlar Ne Diyor? Stratejik Bir Provokasyon mu, Kültürel Körlük mü?
Pazarlama ve iletişim uzmanları, kampanyanın bilinçli bir strateji mi yoksa talihsiz bir yaratıcı karar mı olduğu konusunda ikiye bölündü.
-
Ryan Stubna (CX Lavender Kreatif Direktörü):
Stubna, kampanyayı “tembelce yapılmış ama kötü niyet taşımayan bir kelime oyunu” olarak tanımladı. Ona göre öjenizm iddiaları ciddi bir abartıdan ibaret. En önemlisi ise, bu kampanyanın ardından markanın 310 milyon dolarlık bir değer artışı yaşaması. “Bazen krizler, stratejik olarak değer yaratabilir” diyen Stubna, American Eagle’ın görünürlük kazanma açısından hedefe ulaştığını savunuyor. -
Anna Cherry (Bastion Medya Genel Müdürü):
Cherry ise çok daha temkinli. Kampanyanın kültürel bağlamdan yoksun olduğunu ve sarı saçlı, mavi gözlü bir figür üzerinden genetik imaya başvurulmasının ciddi çağrışımlara yol açabileceğini vurguluyor. Ona göre mesele kötü niyetten çok, “tarihi sembolleri okumakta başarısız olmak”. Ayrıca markanın geç verdiği tepkinin, durumu daha da büyüttüğünü ifade ediyor.
4 Milyar Etkileşim: Skandal mı, Viral Zafer mi?
Tüm bu tartışmalar, kampanyanın çevrimiçi ortamda 4 milyardan fazla etkileşim almasına neden oldu. Bu sayılar, kriz iletişimi ne kadar eksik olursa olsun, American Eagle’ın markasına yönelik küresel ilginin arttığını gösteriyor.
Ancak bu görünürlüğün olumlu mu olumsuz mu olduğu henüz kesin değil. Zira sosyal medyada gelen her etkileşim, aynı zamanda bir marka algısı riski de taşır. Özellikle Z kuşağı gibi kültürel hassasiyetlere duyarlı tüketici grupları açısından bu tarz kampanyaların geri tepme olasılığı çok daha yüksek.
Gelecek İçin Ne Anlama Geliyor?
Bu kampanya, markalar için oldukça net bir ders barındırıyor:
Küresel ölçekte kampanya üretirken, yalnızca yaratıcılığa değil, kültürel bağlama da yatırım yapmak gerekiyor.
Aksi takdirde, iyi niyetle tasarlanmış bir ifade bile yanlış anlaşılmalara ve ağır sonuçlara yol açabilir. American Eagle’ın bu krizden neler öğreneceği ve gelecekte iletişim tonunu nasıl şekillendireceği, yalnızca bu markayı değil, tüm sektörün stratejilerini etkileyebilir.
Benzer içerikler için tıklayın.