Geçme sistemli tuvalet kabini, afet bölgelerinde hijyen, mahremiyet ve insani yaşam koşullarını sağlamak için geliştirilen yenilikçi bir tasarım çözümü olarak dikkat çekiyor. Mimari tasarımcı Oğul Öztunç’un öncülüğünde geliştirilen bu sistem, geri dönüştürülmüş malzemelerle inşa ediliyor ve düşük maliyet, hızlı kurulum ve kolay taşınabilirlik gibi avantajlarıyla öne çıkıyor.
Türkiye’de yaşanan büyük depremler ve ardından ortaya çıkan barınma ve hijyen sorunları, afet sonrası çözümler üzerine çalışan tasarımcılar için bir çağrıya dönüştü. Oğul Öztunç’un liderliğindeki ekip, bu çağrıya hızlı ve etkili bir yanıt vererek geçici tuvalet kabinleri geliştirdi. Projede Upcycle İstanbul’un proje koordinasyonu, Tetra Pak’ın malzeme desteği ve çeşitli tasarım atölyelerinin katkısı bulunuyor.
İlk prototipleri Mart 2023’te Hatay’a gönderilen tuvalet kabinleri, yalnızca hijyen ihtiyacını karşılamakla kalmıyor; aynı zamanda geçici barınma sistemlerinin nasıl daha etkili ve sürdürülebilir hale getirilebileceği konusunda da örnek teşkil ediyor.
Afet Bölgelerine Özel Tasarım: Geçme Sistemli Tuvalet Kabini Nedir?
Geçme sistemli tuvalet kabini, prefabrik yapı mantığıyla çalışan, modüler ve demonte edilebilir bir sistemdir. Her bir ünite; CNC kesimle hazırlanmış, geri dönüştürülmüş su geçirmez panellerden oluşuyor. Paneller birleştirildikten sonra özel cırt sistemleriyle sabitleniyor ve tuvalet kutusuyla birlikte kuruluma hazır hale geliyor.
Bu tasarım, klasik tuvalet konteynerlerinden çok daha ekonomik, hafif ve taşınabilir bir çözüm sunuyor. Ayrıca forklift, vinç gibi ağır ekipman gerektirmediği için yerel iş gücüyle hızlıca kurulabiliyor. Bu yönüyle afetin ilk günlerinden itibaren, altyapı desteği olmadan çözüm sunabiliyor.
Oğul Öztunç’un açıklamasına göre, üç kişilik bir ekip bir kabini 1 saat içerisinde kurabiliyor. Standart bir tıra 320 adet ünite, yani 640 tuvalet sığabiliyor. Bu da büyük çaplı afet alanlarında hızlı dağıtım ve uygulama olanağı sunuyor.
Geri Dönüştürülmüş Malzemelerle Sürdürülebilir Afet Müdahalesi
Geçme sistemli tuvalet kabini projesi, yalnızca hızlı ve pratik değil, aynı zamanda çevre dostu. Tetra Pak’ın desteğiyle geliştirilen paneller, içecek karton atıklarının geri dönüştürülmesiyle üretilmiş. Bu paneller su geçirmez ve uzun ömürlü olmalarının yanında, çevresel atıkların değerlendirilmesine de katkı sunuyor.
İlk gönderilen kabinler talaş sistemli kuru tuvalet içeriyordu. Ancak kabinler modüler yapısıyla farklı amaçlara da hizmet edebiliyor. Mevcut altyapıya ve ihtiyaca göre:
-
Köy tipi toprak çukurlu sistem
-
Sıhhi tesisatlı klozetli sistem
-
Duş kabini
-
Giyinme kabini
olarak yeniden tasarlanıp kullanılabiliyor. Böylece afetin farklı evrelerinde değişen ihtiyaçlara göre dönüştürülebilir çözümler sunuluyor.
Geleceğe Dönük Hedefler: Açık Kaynak, Kompost ve Yerel Üretim
Oğul Öztunç’un hedefi yalnızca bu sistemi üretmek değil; onun yaygınlaştırılabilir ve geliştirilebilir olmasını sağlamak. Yeni prototipin tamamlanmasıyla birlikte tasarımların açık kaynak olarak paylaşılması planlanıyor. Bu sayede Türkiye’nin farklı bölgelerinde veya başka ülkelerde benzer ihtiyaçlar için yerel üretim yapılabilecek.
Ayrıca projenin uzun vadeli bir atık yönetimi sistemi ile entegre edilmesi hedefleniyor. Öztunç’un ekibi, kompost üretimi ile tarım ve yerel ekonomiye katkı sağlayacak bir sistem üzerinde çalışıyor. Hem tuvalet atıklarının çevreye zarar vermeden yönetilmesi hem de afet sonrası alanlarda sürdürülebilir kırsal döngüler oluşturulması amaçlanıyor.
Bu sistem, aynı mantıkla geliştirilecek geçici barınma birimleri için de bir temel sunuyor. Çadır ya da prefabrik barınaklara geçiş süreçlerinde hızlı kurulum, hafiflik ve hijyen gibi avantajlarıyla büyük kolaylık sağlıyor.
Sonuç

Geçme sistemli tuvalet kabini, afet sonrası yaşam koşullarını iyileştirmek adına geliştirilmiş en umut verici tasarımlardan biri. Hızlı üretim, kolay kurulum, sürdürülebilir malzeme kullanımı ve yerel istihdam gibi pek çok olumlu özelliği bünyesinde barındıran bu sistem, hem afetin ilk günlerinde hem de uzun vadeli geçici yaşam alanlarında etkili bir çözüm sunuyor.
Oğul Öztunç ve ekibinin bu girişimi, afet sonrası yapılacak müdahalelerin sadece teknik değil, aynı zamanda sosyal ve ekolojik boyutlarının da olması gerektiğini hatırlatıyor. Bu tür açık kaynaklı, düşük maliyetli ve çevre dostu çözümler yaygınlaştıkça, afetlere karşı daha hazırlıklı ve dayanıklı toplumlar kurmak mümkün olacak.
Benzer içerikler için tıklayın.