Güvenilir medya reklam etkisi, artık yalnızca bir algı değil; doğrudan markaların kârlılığına ve uzun vadeli başarısına etki eden somut bir faktör olarak öne çıkıyor. IPA ve Financial Times iş birliğiyle hazırlanan “Bridging the Trust Gap” raporu, reklamların hangi mecrada yayınlandığının tüketici güveni, marka algısı ve gelir performansı üzerinde belirleyici olduğunu ortaya koyuyor.
Küresel çapta 750’den fazla B2B karar vericiyle yapılan araştırmaya göre, reklamların kullanıcı tarafından üretilen içerik (UGC) platformları yerine iş dünyası haber markaları gibi güvenilir mecralarda yayınlanması, markalara duyulan güveni ciddi biçimde artırıyor. Bu artış sadece duygusal değil; aynı zamanda finansal sonuçlara da yansıyor.
Rapora göre, güveni KPI olarak ölçüp yöneten şirketlerin, bu metriği görmezden gelenlere göre üç kat daha fazla kâr elde etme ihtimali bulunuyor. Ancak buna rağmen şirketlerin yalnızca %22’si güveni üst yönetim seviyesinde bir performans kriteri olarak ele alıyor.
Bu durum, güvenin değerini tam olarak kavrayamayan kurumların ciddi fırsat kayıplarına uğradığını gösteriyor. Özellikle finans, sigorta, siber güvenlik ve teknoloji gibi güvenin kritik olduğu sektörlerde bu fark daha da belirgin.
Güven Soyut Değil, Somut Bir Finansal Araç
Araştırma sonuçlarına göre iş dünyasında güven, yalnızca itibarla sınırlı bir kavram olmaktan çıkıp doğrudan kâr, pazar payı ve müşteri kazanımı gibi temel iş çıktıları üzerinde etkili olmaya başladı.
B2B karar vericilerin %67’si güvenin her zamankinden daha önemli hale geldiğini, %51’i ise bunun “çok daha önemli” olduğunu ifade ediyor. Güveni stratejik bir öncelik olarak gören şirketler, yalnızca daha yüksek kazanç değil, aynı zamanda daha sürdürülebilir müşteri ilişkileri ve uzun vadeli başarı elde ediyor.
Raporda güven, şirketlerin finansal büyümesinde rol oynayan en güçlü ikinci faktör olarak öne çıkıyor. 20 yıl önce bu faktör, sıralamada ancak altıncı sıradaydı. Bu hızlı yükseliş, güvenin artık yönetilmesi gereken stratejik bir varlık olduğunu kanıtlıyor.
Ayrıca yöneticilerin yalnızca %9’u üretken yapay zekâya güven duyduğunu belirtirken, %69’u insan güveninin teknolojiye göre hâlâ öncelikli olduğunu düşünüyor.
Güvenilir Medya Reklam Etkisi Marka Sadakati ve Kazancı Artırıyor
Reklamların yayınlandığı mecranın markaya duyulan güveni doğrudan etkilediği artık kanıtlanmış bir gerçek. Katılımcıların %60’ı, özellikle 45 yaş altı grupta bu oran %70’e kadar çıkıyor; kullanıcılar, markaların UGC platformları yerine güvenilir medya ortamlarında yer almasını daha değerli buluyor.
Bu eğilim, özellikle B2B sektöründe büyük önem taşıyor. Zira güvenilir mecralarda yer almak, karar vericiler nezdinde markanın “vaadini gerçekleştirme” ve “güvenilir iş ortağı” olarak algılanmasını sağlıyor. Ayrıca rapor, güvenli medya ortamlarında tanıtım yapan markaların müşteri sadakati ve dönüşüm oranlarında artış sağladığını da ortaya koyuyor.
Financial Times CEO’su Jon Slade bu konuda şunları söylüyor:
“Güven artık ölçülemeyen bir duygu değil. Pazarlama stratejilerinde kârlılığı doğrudan etkileyen bir değişken. Şirketlerin güveni KPI olarak tanımlamaları, rekabette fark yaratıyor.”
Şirketler Güveni Ölçmeden Büyümede Zorlanıyor
Rapor, şirketlerin güveni sistematik şekilde ölçebilmesi için 5 yapı taşı öneriyor:
-
Yetkinlik
-
Güvenilirlik
-
Dürüstlük
-
İyi niyet
-
İletişim
Bu yapı taşlarını operasyonel stratejiye entegre eden şirketler, yalnızca müşterilerinin değil; yatırımcı, iş ortağı ve çalışanlarının da güvenini kazanıyor. Aksi durumda ise büyümenin yavaşlaması, gelir kaybı ve marka değerinin zayıflaması gibi riskler ortaya çıkıyor.
IPA Etkinlik Direktörü Laurence Green’in şu sözü ise araştırmanın özeti niteliğinde:
“Reklamcılık işi güven üzerine kuruludur.”
Daha fazla içerik için tıklayın.