Hikmet Çetinkaya, Türk basınının en güçlü kalemlerinden biri olarak 83 yaşında aramızdan ayrıldı. İstanbul’da bir süredir tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitiren Çetinkaya, arkasında 60 yıla yaklaşan dolu dolu bir gazetecilik geçmişi, ödüllerle taçlandırılmış bir kariyer ve binlerce yazı bıraktı. Cumhuriyet gazetesindeki uzun soluklu mesaisiyle tanınan usta gazeteci, düşünsel çizgisi ve basın özgürlüğüne bağlılığıyla hafızalara kazındı.
Vefat haberi, hem meslektaşları hem de okurları tarafından derin bir üzüntüyle karşılandı. İzmir Gazeteciler Cemiyeti ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, yayımladıkları mesajlarla ailesine ve basın camiasına başsağlığı diledi.
İzmir’den Cumhuriyet’e Uzanan Yolculuk
1942 yılında Balıkesir’in Edremit ilçesinde dünyaya gelen Hikmet Çetinkaya, eğitimini Manisa Erkek Lisesi’nde tamamladıktan sonra gazeteciliğe adım attı. Mesleğe Cumhuriyet gazetesinde muhabir olarak başlayan Çetinkaya, ilk yıllarında özellikle röportaj ve söyleşileriyle dikkat çekti.
1966–1980 yılları arasında Türkiye’nin dört bir yanını gezerek gerçekleştirdiği söyleşilerle halkın sesini gazeteye taşıdı. Bu dönemdeki çalışmaları, gazetecilik ödülleriyle de takdir gördü. 1968, 1970 ve 1971 yıllarında üç kez İzmir Gazeteciler Cemiyeti Hasan Tahsin Ödülü’ne layık görüldü. 1975’te ise Türk Dil Kurumu Basın Ödülü ile onurlandırıldı.
Cumhuriyet gazetesi İzmir Temsilciliği görevini uzun yıllar sürdüren Çetinkaya, 1990’lı yılların başında İstanbul’a geçti. Burada köşe yazarlığına ağırlık verdiği yeni dönemde, aynı zamanda Cumhuriyet Yayın Koordinatörlüğü, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu ve Cumhuriyet Yayın Kurulu üyeliği gibi önemli görevler üstlendi.
Düşünceye Adanmış Kalem
Hikmet Çetinkaya’nın gazetecilik anlayışı sadece haber aktarmaktan ibaret değildi. O, düşünmeyi ve düşündürmeyi amaçlayan yazılarıyla okurlarına yön verdi. 1986 yılında düzenli köşe yazılarına başlayan Çetinkaya, yıllarca kaleme aldığı yazılarla Türkiye’nin gündemini yorumladı, eleştirdi ve analiz etti.
Onlarca kitaba imza atan Çetinkaya’nın kalemi; laiklik, Atatürk ilkeleri, demokrasi, basın özgürlüğü ve halkın çıkarları gibi konularda hep net bir duruş sergiledi. Okurlarını sadece bilgilendirmekle kalmayıp, düşünmeye teşvik etti. Bu yönüyle sadece bir gazeteci değil, aynı zamanda bir kanaat önderi olarak da anıldı.
2014 yılında, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti tarafından verilen Burhan Felek Basın Hizmet Ödülü’ne layık görülen Çetinkaya, bu ödülle gazetecilik mesleğine 50 yılı aşan katkılarının sembolik bir takdirini aldı.
Hafızalarda İz Bırakan Bir Usta
Hikmet Çetinkaya’nın ardından Türk basını sadece usta bir kalemini değil, aynı zamanda değerleri ve ilkeleriyle örnek teşkil eden bir meslek insanını kaybetti. Gösterişten uzak, halkçı, ilkeli ve mücadeleci çizgisiyle nesiller boyu gazetecilere ilham verdi.
Basit gibi görünen cümlelerinde derin anlamlar barındıran, gerçekleri korkusuzca dile getiren Çetinkaya, hem genç gazetecilere yol gösterdi hem de okuyucularına umut ve direnç aşılayan bir figür oldu.
Cumhuriyet gazetesine, Türkiye basınına ve demokrasi mücadelesine kattığı değerler asla unutulmayacak. Onun ardından söylenecek en anlamlı cümle, belki de en sık kullandığı cümlelerden biriyle anılmak olabilir:
“Karanlığa karşı, kalemle direnenler kazanır.”
Benzer içerikler için tıklayın.