Mülteci Haklarına Küresel Bakış: 5 Gerçekle Empati Haritası Değişiyor

Mülteci Haklarına Küresel Bakış

Mülteci haklarına küresel bakış, 2025 yılında daha da çetrefilli bir hal aldı. Savaşlar, siyasi krizler, ekonomik çöküşler ve iklim felaketleri arttıkça, ülkelerin mültecilere bakış açıları da belirgin şekilde ayrışıyor. Ipsos’un Dünya Mülteci Günü kapsamında 29 ülkede gerçekleştirdiği “Global Advisor 2025” araştırması, dünyadaki toplumsal tutumların ne kadar çeşitlendiğini gösteriyor.

Bazı ülkeler mültecilere karşı empatiyi sürdürüyor; örneğin İsveç, Arjantin ve Hollanda hâlâ sığınma hakkını güçlü biçimde destekliyor. Ancak Tayland, Peru ve Japonya gibi ülkelerde bu destek kayda değer oranda düşmüş durumda. Türkiye ise son iki yılda olumlu yönde ayrışarak mültecilere yönelik desteğini artırmış görünüyor.

Raporda dikkat çeken bir başka unsur da toplumların büyük bölümünün mültecilerle ilgili ekonomik ve entegrasyon kaygıları taşıması. Hem kapıların açık tutulmasını isteyenler hem de sınırların kapanması gerektiğini düşünenler var. Bu zıt görüşlerin yükselmesi, mülteci haklarına yönelik küresel empati haritasında bir kırılma yaşandığını ortaya koyuyor.

Gelin, bu kapsamlı araştırmanın en dikkat çeken 5 verisine birlikte bakalım.

Sığınma Hakkı Desteği Yüksek: Türkiye’de Olumlu Yönlü Değişim

Ipsos’un araştırmasına göre dünya genelinde her 10 kişiden 7’si savaş ve zulümden kaçan insanlara sığınma hakkı verilmesini destekliyor. Bu oran, mülteci haklarının hâlâ birçok toplumda değerli görüldüğünü ortaya koyuyor.

İsveç, Arjantin ve Hollanda bu konuda en güçlü desteği veren ülkeler arasında. Türkiye de olumlu yönde bir değişim gösteriyor. Son iki yılda kamuoyunda mültecilere karşı anlayış ve desteğin arttığı dikkat çekiyor.

Ancak bu olumlu gelişmeye karşın, Türkiye’de halkın %80’i sınırların kapatılmasını destekliyor. Aynı çelişki Malezya ve Almanya gibi ülkelerde de görülüyor. Bu durum, toplumların hem insani hem de güvenlik kaygılarını birlikte taşıdığını gösteriyor.

Göç Nedenleri Sorgulanıyor: Ekonomik Kayıgılar Ağır Basıyor

Araştırma, birçok ülkede mültecilerin temel göç nedenlerine dair şüphecilik olduğunu ortaya koyuyor. Malezya ve Güney Afrika’da 10 kişiden 8’i mültecilerin esas olarak daha iyi ekonomik koşullar için göç ettiğini düşünüyor.

Türkiye’de bu oran %66. Yani toplumun üçte ikisi, gelenlerin gerçek mülteci değil, ekonomik nedenlerle geldiğine inanıyor. Ancak önceki yıllara kıyasla bu oran düşüşte, bu da empati düzeyinde bir artışa işaret ediyor.

İspanya ve İsveç ise en az şüphe duyan ülkeler. Bu ülkelerde halkın çoğunluğu mültecilerin gerçekten savaştan ve zulümden kaçtığını düşünüyor. Almanya’da ise görüşler son üç yıldır değişmeden aynı seviyede kalmış durumda.

Uyum ve Katkı Konularında Ülkeler İkiye Ayrılıyor

Mültecilerin yaşadıkları ülkeye uyum sağlayıp sağlayamayacağı konusu, kamuoylarını en çok bölen konulardan biri. Arjantin, Brezilya, Tayland ve Güney Afrika bu konuda en olumlu görüşlere sahip. Özellikle Arjantin’de mültecilerin topluma hızla entegre olabileceğine inanç oldukça yüksek.

Japonya ise yalnızca %17’lik bir oranla mültecilerin topluma uyum sağlayabileceğini düşünenlerin en az olduğu ülke. Türkiye ise Japonya’dan sonra en karamsar yaklaşımı sergiliyor.

Mültecilerin topluma katkılarına yönelik görüşlerde de benzer bir ayrışma söz konusu. ABD, İspanya ve Hollanda’da olumlu katkılar konusunda bir artış yaşanırken; Tayland ve Japonya’da bu katkıların olduğuna inanç gerilemiş durumda. Türkiye gibi büyük mülteci nüfusuna ev sahipliği yapan ülkelerde şüphecilik hâkim, ancak bu algıda da hafif bir iyileşme söz konusu.

Zengin Ülkelerden Daha Fazla Destek Bekleniyor

Araştırma, zengin ülkelerin mültecilere yönelik sorumluluk alması konusundaki beklentilerin oldukça yüksek olduğunu gösteriyor. Dünya genelinde ortalama %35’lik bir kesim, gelişmiş ülkelerin daha fazla yardım yapması gerektiğini savunuyor.

Türkiye’de bu oran %53’e çıkıyor. Bu da, Türkiye’de halkın önemli bir kısmının yük paylaşımının adil dağılmadığını düşündüğünü ortaya koyuyor.

Bu görüş, özellikle mülteci akınından doğrudan etkilenen ve ekonomik kaynaklarını zorlamak zorunda kalan ülkelerde yaygınlaşıyor. Toplumlar, empati kadar adaleti de göz önünde bulunduruyor.

Mülteci Haklarına Küresel Bakış: Gelecekte Bizi Ne Bekliyor?

Ipsos Türkiye CEO’su Sidar Gedik’in de vurguladığı gibi, dünya şu anda savaşlar çağında yaşıyor. Evlerinden zorla koparılan insanların sayısı tarihin en yüksek seviyesinde. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) verilerine göre, Nisan 2025 itibarıyla dünya genelinde 122 milyon kişi yerinden edilmiş durumda. Bunun 42,7 milyonu ise mülteci statüsünde.

Önümüzdeki 25 yıl içinde özellikle Afrika’dan Avrupa’ya doğru büyük bir göç dalgası bekleniyor. Bu da, mülteci hakları, toplumsal uyum ve sınır politikalarının önümüzdeki on yıllarda dünya gündeminin merkezinde kalmaya devam edeceğini gösteriyor.

Bu karmaşık tablo içinde çözüm, sadece devlet politikalarıyla değil; özel sektör, STK’lar ve bireylerin iş birliğiyle inşa edilecek. Empatiyi sürdürülebilir çözümlere dönüştürmek, geleceğin anahtarı olabilir.

Daha fazla içerik için tıklayın.

Önceki Yazı

Bitki Bazlı Hijyenik Ped: Fluus’un Suda Çözünebilen Çevre Dostu Yeniliği

Sonraki Yazı

Freddie Mercury LEGO Seti: 1986 Parçayla Efsane Geri Dönüyor!