Primark’tan Büyük Adım: Tekerlekli Sandalyeli Mankenle Temsil Devrimi

Primark

Primark, tekerlekli sandalyeli manken modeliyle modada kapsayıcılık ve temsiliyet anlayışına yepyeni bir boyut kazandırıyor. Engelli bireylerin gerçek yaşam duruşlarını yansıtan bu yenilikçi manken, yalnızca bir vitrin öğesi değil; modanın herkese ait olması gerektiğinin güçlü bir sembolü. İngiliz yayıncı ve engelli hakları savunucusu Sophie Morgan iş birliğiyle geliştirilen model, erişilebilirliğin estetikle birleştiği önemli bir dönüm noktası olarak öne çıkıyor.

Moda dünyasında kapsayıcılık uzun süredir gündemde olsa da, bu temsiliyetin genellikle yüzeyde kaldığı eleştiriliyor. Çoğu zaman yalnızca reklam kampanyalarında görülen farklı beden tipleri, yaş grupları ya da engelli bireyler, mağaza içi deneyime yansımıyor. İşte tam da bu noktada Primark’ın “Sophie” adlı oturan mankeni fark yaratıyor. Gerçek bir bireyin ölçüleriyle tasarlanan, tekerlekli sandalyesiyle bütünleşik bu model, görünmekle kalmayıp anlam ifade eden bir temsil sunuyor.

Primark.2

Sophie Morgan’ın bizzat katkı sunduğu tasarım süreci yaklaşık bir yıl sürdü. Tasarımda yalnızca fiziksel detaylar değil, yaşam tarzı ve günlük pozisyonlar da dikkate alındı. Bu detay, mankeni sıradan bir temsil aracı olmaktan çıkarıp, gerçek yaşamı vitrinlere taşıyan bir simgeye dönüştürüyor. Özellikle mankenin tekerlekli sandalyesinin yalnızca bir aksesuar değil, tasarımın ayrılmaz bir parçası olması, moda perakendeciliğinde bir ilke işaret ediyor.

Primark’ın bu adımı sadece vitrinle sınırlı değil. Yeni Adaptive Koleksiyonu, engelli bireylerin günlük ihtiyaçlarını gözeten özel tasarımlarla 2025’te piyasaya sürülecek. Bu koleksiyonla birlikte markanın kapsayıcı moda anlayışı yalnızca görünürde değil, ürün düzeyinde de somutlaşıyor. Bu da gösteriyor ki, Primark moda dünyasında erişilebilirliği istisnai değil, olağan hale getirmeyi hedefliyor.

Engellilik Temsili: Modada Gerçek Duruşlara Yer Açılıyor

Moda sektörü yıllardır farklılıkları kutlamaya çalışsa da, bu çoğunlukla kampanya görselleriyle sınırlı kalıyor. Ancak Primark’ın “Sophie” mankeni, engelli bireylerin yalnızca “görünür” değil, doğru şekilde temsil edildiği bir örnek. Sophie Morgan’ın kişisel ölçüleri, duruşu ve yaşam tarzı bu mankende birebir uygulanmış durumda. Tekerlekli sandalyenin yalnızca bir aksesuar gibi konumlanmaması, gerçek temsiliyet açısından devrim niteliğinde.

Ayrıca Sophie’nin İngiltere, İrlanda, Avrupa ve ABD’deki toplam 22 amiral mağazada sergilenmesi, bu hamlenin yalnızca sembolik değil, kurumsal stratejiye entegre bir yaklaşım olduğunu gösteriyor. Moda markalarının uzun süredir savunduğu çeşitlilik ilkeleri, bu kez doğrudan tüketiciyle buluşan somut bir örnekle karşımızda.

Adaptive Koleksiyon: Erişilebilir Moda Gerçek Oluyor

2025’in başında tanıtılacak olan Primark Adaptive Koleksiyonu, hareket kısıtlılığı olan bireyler için özel olarak tasarlandı. Bu koleksiyonda manyetik fermuarlar, kolay erişilebilir açılımlar, konfor odaklı kesimler gibi detaylar öne çıkıyor. Bu yenilikler, engelli bireylerin gündelik giyinme deneyimini kolaylaştırmakla kalmıyor; onları modanın aktif bir parçası haline getiriyor.

Daha önce birçok markanın erişilebilir koleksiyonları kısa süreli ve sınırlı kapsamdayken, Primark bu anlayışı genişletmeyi ve kalıcılaştırmayı hedefliyor. Adaptive koleksiyonun yalnızca bir “niş” değil, markanın genel ürün yelpazesine entegre edilmesi, bu alanda bir farkındalık dönüşümünü de beraberinde getiriyor.

Primark’ın Kapsayıcı Tasarım Vizyonu

Sophie mankeni ve Adaptive koleksiyon, Primark’ın erişilebilirliğe yaklaşımında yalnızca başlangıç noktası. Marka, çocuk kıyafetlerinden günlük aksesuarlara kadar birçok alanda duyusal hassasiyetleri gözeten tasarımlar geliştiriyor. Yaka etiketlerinin kaldırılması, dikişsiz çorap gibi konfor artırıcı detaylar; yalnızca engelli bireyler değil, her yaştan ve farklı ihtiyaçları olan tüketiciler için rahatlık sağlıyor.

Primark’ın bu yaklaşımı, “herkes için moda” sloganının ötesine geçerek herkesin içinde rahat hissedeceği bir moda deneyimi sunma iddiası taşıyor. Engelli bireylerin yalnızca “göz önünde” değil, tasarım süreçlerinde de aktif şekilde temsil edilmesi, markanın vizyoner bir tutum benimsediğini ortaya koyuyor. Bu da kapsayıcı tasarım ilkelerinin artık bir tercih değil, zorunlu bir standart haline gelmeye başladığını gösteriyor.

Primark

Primark’ın tekerlekli sandalyeli manken modeli ve Adaptive koleksiyonu, moda sektöründe gerçek temsiliyet adına önemli bir adımı temsil ediyor. Engelli bireylerin yalnızca görünür kılınması değil, onların günlük yaşamlarının ve ihtiyaçlarının merkeze alınması, markanın sektöre örnek olabilecek bir dönüşüm sürecine girdiğini kanıtlıyor. Sophie’nin vitrinlerde yer alması ise moda dünyasına şu mesajı veriyor: Kapsayıcılık bir trend değil, bir sorumluluktur.

Primark’ın “Sophie” mankeni ve Adaptive Koleksiyonu, moda dünyasında kapsayıcılığın yalnızca kampanya mesajlarında değil, gerçek tasarım süreçlerinde de yer alması gerektiğini güçlü bir şekilde ortaya koyuyor. Engelli bireylerin günlük yaşamlarını, beden pozisyonlarını ve giyim ihtiyaçlarını merkezine alan bu adımlar; kapsayıcı tasarımın geleceği nasıl şekillendireceğine dair ilham verici bir örnek sunuyor. Primark bu girişimiyle, modanın herkes için erişilebilir, konforlu ve temsil gücü yüksek bir alan olması gerektiğini hatırlatıyor. Giderek daha fazla markanın benzer sorumluluklar üstlenmesi, modada kalıcı bir dönüşümün habercisi olabilir.

Benzer içerikler için tıklayın.

Önceki Yazı

Ticaret Bakanlığı Denetimi Sonucunda Güvensiz Ürünler Piyasadan Toplatıldı

Sonraki Yazı

Johnson Health Tech: Türkiye’de Sağlıklı Yaşam Kültürüne 50 Yıllık Deneyimle Güç Katıyor