Yaşayan reklam panosu, geleneksel açık hava reklamcılığına yepyeni bir soluk getiriyor. Sabit ve durağan tabelaların yerine doğanın ritmiyle hareket eden, hatta rüzgârla yön bulan bir pano hayal edin. İşte bu yaratıcı yaklaşımın hayata geçtiği yer: Peru. Fahrenheit DDB ve Anheuser-Busch InBev iş birliğinde geliştirilen bu özgün proje, sadece markalaşma açısından değil, çevreci tasarım açısından da çığır açıyor.
Corona markasının doğa ile bütünleşmiş yaşam tarzını vurgulamak amacıyla tasarlanan Living Billboard, yani Yaşayan Reklam Panosu, klasik reklam araçlarının aksine sabit durmuyor; rüzgârla birlikte yol alıyor. Perulu sanatçı Edi Mérida’nın katkılarıyla geliştirilen bu açık hava panosu, bambu ve kamış liflerinden üretildi. Bu doğal malzemeler hem projeye sürdürülebilir bir boyut kazandırıyor hem de doğayla kurulan teması güçlendiriyor.
Reklam panosu, bir yengecin hareketlerini taklit edecek şekilde tasarlandı ve tamamen rüzgâr gücüyle Peru’yu dolaşıyor. Böylece yalnızca görsel değil, fiziksel bir hareketle de dikkat çekiyor. Bu durum onu sıradan bir reklam aracı olmaktan çıkarıyor; yaşayan, hareket eden ve çevresiyle etkileşime giren bir organizmaya dönüştürüyor.
Fahrenheit DDB’nin kreatif direktörleri Gonzalo Pazos ve Angelo Gonzales, bu projeyi “doğa bizi harekete geçirdiğinde yaşamaya başlıyoruz” fikriyle temellendiriyor. Reklam panosunu sabit bir yere yerleştirmek yerine rüzgâra emanet etmeleri, doğaya duydukları güvenin ve estetik anlayışlarının bir yansıması.
Bu projeyle birlikte yaşayan reklam panosu kavramı, pazarlama ve sanat arasında kurulan yeni köprülerden biri haline geliyor. Artık reklam sadece göstermez, aynı zamanda hisseder ve hareket eder.
Yürüyen Reklam Panosu Nedir?
“Yaşayan reklam panosu” kavramı, geleneksel reklam anlayışının sınırlarını zorlayan bir yaklaşımı ifade eder. Burada “yaşayan” kelimesi hem biyolojik hem de kavramsal anlamda kullanılıyor. Fahrenheit DDB’nin tasarımı, gerçekten yaşayan malzemelerden yapılmış olmasıyla bu isme hakkını veriyor.
Pano, Peru kökenli sanatçı Edi Mérida ile iş birliği içinde geliştirildi. Bambudan yapılmış iskeleti, hem dayanıklılık hem de doğallık sunarken, kamış lifleriyle kaplanan yüzeyi ise panonun rüzgârla etkileşimini mümkün kılıyor. Bambular kesildikten sonra dahi büyümeye devam ettikleri için, pano sembolik olarak da yaşamı temsil ediyor.
Tasarımda, doğanın yön verdiği bir hareket sistemi benimsendi. Reklam panosu, bir yengecin yürüyüşünü taklit edecek şekilde dizayn edildi. Bu hem çevreyle uyumu sağlıyor hem de teknik olarak rüzgâr gücünden faydalanarak ilerlemeyi mümkün kılıyor. Hiçbir motor, enerji kaynağı ya da dış yönlendirme olmadan, pano Peru’nun sokaklarında serbestçe hareket ediyor.
Rüzgârla Hareket Eden Reklam: Peru’dan İlham Veren Bir Tasarım
Corona’nın kampanyası, yalnızca bir reklam mesajı iletmekle kalmıyor; aynı zamanda insanları doğayla bütünleşmeye çağırıyor. Yaşayan reklam panosu, fiziksel olarak bir yerden bir yere giderken, izleyicinin zihninde de hareket yaratmayı amaçlıyor.
Reklam panosu, Corona markasının marka felsefesi olan “doğayla iç içe özgür yaşam” anlayışıyla birebir örtüşüyor. Bu felsefeyi sadece sözde değil, somut bir objeyle göstermek, izleyiciyle kurulan bağı derinleştiriyor. Fahrenheit DDB’nin kreatif direktörleri Gonzalo Pazos ve Angelo Gonzales, panoyu sabit bir noktaya yerleştirmek yerine özgür bırakmayı özellikle tercih ettiklerini belirtiyor:
“Doğa bizi harekete geçirdiğinde yaşamaya başlarız. Bu pano da aynı o şekilde yaşıyor.”
Panonun gezici olması, aynı zamanda markanın her yerde var olabileceğini, doğanın bir parçası olarak görülebileceğini ifade ediyor. Sabit, durağan, kısıtlı alanlarda kalmayan bu pano; esen rüzgâr nereye isterse oraya gidiyor. Böylece doğanın spontane gücü reklam stratejisinin merkezine alınıyor.
Sürdürülebilirlik ve Açık Hava Reklamcılığı El Ele

Yaşayan reklam panosunun belki de en değerli yönlerinden biri, tamamen sürdürülebilir materyallerle üretilmiş olması. Günümüzde markaların çevresel duyarlılıkla anılmak istemesi, reklam tasarımlarında da kendini açıkça göstermeye başladı. Corona, bu anlamda önemli bir adım atarak yalnızca görsel değil, etik olarak da dikkat çeken bir iş ortaya koydu.
Kullanılan malzemelerin tamamı geri dönüştürülebilir. Elektrik, motor gücü ya da insan müdahalesi olmadan çalışıyor olması, karbon ayak izini sıfıra yakın bir seviyede tutuyor. Ayrıca projenin sonunda pano parçalarının kompost hale getirilerek doğaya geri kazandırılması da planlanıyor.
Bu gibi uygulamalar, sadece bir kampanya örneği değil, geleceğin reklamcılığının ipuçları olarak değerlendirilebilir. Doğayı tüketen değil, onunla bütünleşen tasarımlar, hem marka algısını güçlendiriyor hem de toplumsal sorumluluk yönünü besliyor.
Benzer Bir Uygulama: Güneşle Görünen Reklam
Corona, doğayla etkileşim fikrini ilk kez Living Billboard ile gündeme getirmedi. Geçtiğimiz yıl Birleşik Krallık’ta gerçekleştirdiği bir başka kampanyada, yalnızca gün batımında ortaya çıkan bir açık hava reklam panosu kullanmıştı. Işık ve gölge oyunlarıyla tasarlanan pano, güneşin belli bir konuma geldiği anda görünür hale geliyor ve izleyicilere “anlık” bir deneyim yaşatıyordu.
Bu tür yenilikçi tasarımlar, reklamın sadece bir mesaj aracı değil, bir deneyim biçimi olduğunu da gösteriyor.
Benzer yazılar için tıklayın.