Teknoloji güveni, son yıllarda giderek daha çok sorgulanıyor. Edelman Trust Barometer’ın 2025 analizine göre teknoloji sektörü, global ölçekte yüzde 76’lık oranla en güvenilen sektör konumunu koruyor. Ancak bu güven, sektöre mi yoksa onun liderlerine mi duyuluyor? Elon Musk, Mark Zuckerberg ve Jeff Bezos gibi isimlerin siyasi bağlantıları, medya üzerindeki etkileri ve teknolojiyi yönlendirme biçimleri kamuoyunun kafasında yeni soru işaretleri yaratıyor. Teknolojiye güven devam etse de, bu güvenin merkezinde yer alan figürlerin tavırları artık daha yakından izleniyor.
Musk’ın Beyaz Saray ile kurduğu yakın ilişki, Zuckerberg’in medya yatırımları, Bezos’un siyasi manevraları ve teknoloji şirketlerinin milyarlarca dolarlık değer kaybı, “gerçekten kime güveniyoruz?” sorusunu daha da çetrefilli hale getiriyor.
Elon Musk: Teknoloji Vizyoneri mi, Sansür Mühendisi mi?
Elon Musk, yalnızca X’in (eski adıyla Twitter) sahibi değil; aynı zamanda yapay zekâ şirketi xAI’ın ve uzay teknolojisi devi SpaceX’in de lideri. Musk’ın teknolojiye kattıkları inkâr edilemez, fakat siyasetle olan yakın temasları ve X platformu üzerindeki sansür iddiaları güveni sarsıyor.
Musk’ın Beyaz Saray Kıdemli Danışmanı olması, teknoloji ile politika arasındaki sınırların daha da belirsizleştiğini gösteriyor. Bu gelişme, 2021’de Trump’ın Twitter hesabının kapatılması sürecine dair tartışmaları yeniden gündeme getirdi. Daha da çarpıcısı, Musk’ın yapay zekâ modeli Grok 3’ün kendi ismi ve Trump hakkındaki eleştirileri sansürlediği yönünde kullanıcılar tarafından yapılan tespitlerdi. xAI Baş Mühendisi Igor Babuschkin’in açıklamaları sansür iddialarını doğrular nitelikteydi. Her ne kadar sorunun düzeltildiğini söylese de, bir OpenAI çalışanını suçlaması, kullanıcılar arasında daha fazla şüpheye yol açtı.
Bu olay, Elon Musk’ın teknolojideki gücünü ne yönde kullandığına dair kaygıları artırdı. Teknoloji güveni için şeffaflık şart; ancak Musk’ın pozisyonu, kullanıcıların “algoritmik tarafsızlık” beklentileriyle çelişiyor.
Jeff Bezos ve Mark Zuckerberg: Medya Gücü ve Siyasi Hamleler
Amazon’un kurucusu Jeff Bezos’un sahibi olduğu The Washington Post, medya-politika ilişkilerinin sembol isimlerinden biri hâline geldi. Trump’a başkan yardımcısı önerdiği iddiaları, gazetesinin Kamala Harris’e verdiği desteği çekmesiyle birleşince, Bezos’un siyasi tarafsızlığı sorgulanır oldu.
Üstelik Trump’ın zaferinden kısa süre sonra, Amazon’un göreve başlama fonuna yaptığı 1 milyon dolarlık bağış, Meta CEO’su Mark Zuckerberg’in aynı gün benzer bir bağış yapmasıyla daha da dikkat çekti. Her iki ismin, 20 Ocak’taki yemin törenine Musk ve Alphabet CEO’su Sundar Pichai ile birlikte katılması, teknolojinin politikaya yakınlaştığını açıkça ortaya koydu.
Ancak bu yakınlaşmanın maliyeti ağır oldu. Independent’a göre, o günden bu yana teknoloji devleri toplamda 209 milyar dolar kaybetti. Musk’ın kaybı 148 milyar doları bulurken, Bezos 29 milyar, Sergey Brin 22 milyar, Zuckerberg ise 5 milyar dolarlık değer kaybı yaşadı. Meta hisselerinin ocak ortasında yükselişe geçmesinin ardından yaşanan bu düşüş, yatırımcı güvenini de zedeliyor.
Teknoloji Şirketleri Devletin Yerine mi Geçiyor?
Tüm bu gelişmeleri yalnızca bireysel güç gösterileri olarak değerlendirmek eksik olur. Massachusetts Institute of Technology (MIT) Ekonomi Profesörü Daron Acemoğlu, pandemi sonrası dönemde devletlerin rolünün zayıflayacağı, büyük teknoloji şirketlerinin ise “yeni hükümdarlar” haline geleceği öngörüsünde bulunmuştu. 2020 yılında Project Syndicate için kaleme aldığı makalesinde Acemoğlu, teknolojinin kaçınılmaz olarak daha fazla güç toplayacağını, devletlerin ise bu gücü dengeleyecek araçlardan yoksun kalabileceğini vurguluyordu.
Bugün geldiğimiz noktada, bu öngörülerin birer birer gerçekleştiğini söylemek mümkün. Teknoloji şirketleri yalnızca donanım ve yazılım üreticisi değil; aynı zamanda kamuoyu algısını yöneten, siyasi pozisyon alan ve ekonomik sistem üzerinde doğrudan etkili aktörler hâline geldi.
Bu durum, “teknoloji güveni” kavramını bireylerin hayatlarında daha karmaşık bir hâle getiriyor. İnsanlar hâlâ cihazlarına ve platformlara güvenmek istiyor, ancak o platformları yöneten kişilerin şeffaflığına ve etik duruşuna olan güven gitgide zayıflıyor.
Günümüzde teknoloji devlerinin yalnızca ürün ve hizmet sundukları şirketler değil, aynı zamanda siyasi ve toplumsal etkisi büyük güç merkezleri haline gelmesi, teknoloji güveni kavramını daha da karmaşıklaştırıyor. Kullanıcılar, inovasyonu takdir ederken bir yandan da bu devlerin etik değerleri gözetip gözetmediğini sorguluyor. Şeffaflık, hesap verebilirlik ve toplumsal sorumluluk, artık yalnızca devletlerden değil, teknoloji liderlerinden de bekleniyor. Musk, Bezos ve Zuckerberg gibi isimlerin attığı her adım, yalnızca ekonomik değil; aynı zamanda kültürel ve politik etkiler yaratmaya devam ediyor.
Benzer içerikler için tıklayın.