Yapay Zekâ Nedeniyle Personel Azaltımı Yapan Şirketler 5 Yıl İçinde Pişman Olabilir

Yapay zekâ nedeniyle personel azaltımı

Yapay zekâ nedeniyle personel azaltımı, 2025’in ilk yarısında teknoloji dünyasının en tartışmalı kararları arasında yer aldı. Microsoft, Intel ve daha birçok dev şirket, yapay zekâ destekli otomasyon sistemlerini devreye alarak binlerce çalışanıyla yollarını ayırdı. Sadece yılın ilk altı ayında 64 binden fazla kişinin işten çıkarıldığı bildiriliyor. Bu durum, verimlilik gerekçesiyle sunulsa da uzmanlar uzun vadede bu tercihin ciddi zararlar doğurabileceği konusunda uyarıyor.

Yapay zekâ araçlarının sunduğu maliyet ve zaman tasarrufu cazip görünse de, insanın yaratıcılığını ve sezgiselliğini tamamen devre dışı bırakmak ciddi stratejik hatalara yol açabilir. Bugünün kısa vadeli kazançları, yarının kaçırılan fırsatlarına dönüşebilir.

Verimlilikten Vazgeçmeyin Ama İnsanı Göz Ardı Etmeyin

Yapay zekâ destekli çözümler, muhasebe, raporlama, müşteri destek hizmetleri gibi tekrarlayan işlerde etkin biçimde kullanılabiliyor. Ancak inovasyon, problem çözme ve yaratıcı fikir üretme gibi yetenekler hâlâ insanlara özgü. Yapay zekâ, verileri işleyebilir ama yeni fikirler yaratamaz.

OpenAI CEO’su Sam Altman, gelecekte milyar dolarlık şirketlerin yalnızca bir kişi tarafından yönetilebileceğini savunuyor. Ancak McKinsey’in verileri bunun tam tersine işaret ediyor: İnovasyonu kültürünün merkezine alan şirketler, rakiplerinden 3.5 kat daha iyi performans gösteriyor. Bu da gösteriyor ki, yapay zekâ ne kadar gelişirse gelişsin, insan kaynağının yaratıcı gücünü göz ardı etmek büyük bir stratejik hata olabilir.

Tarihsel örnekler de bu konuda oldukça öğretici. Bir zamanlar video kiralama pazarında lider olan Blockbuster, dijitalleşmeye geç kalmanın bedelini ağır ödedi. Buna karşın Netflix, sınırlı kaynaklara rağmen inovatif kararlarla pazarın lideri oldu. Bugün yaşanan kitlesel işten çıkarmalar, gelecekte şirketleri benzer bir Blockbuster kaderine sürükleyebilir.

Yapay Zekâ, İnsan Yerine Değil İnsanla Birlikte Çalışmalı

Yapay zekâ hâlâ insan zekâsıyla geliştiriliyor. Mevcut modeller, insan fikirlerinden öğreniyor ve ancak bu bilgiler doğrultusunda içerik üretebiliyor. Psikolog ve akademisyen Mark Runco’nun da belirttiği gibi, yapay zekâ “gerçek yaratıcılığı” değil, ancak “yapay yaratıcılığı” temsil edebiliyor. Yani, makineler özgün bir fikir ortaya koymak yerine, mevcut fikirleri yeniden birleştirerek üretim yapabiliyor.

Bu nedenle yapay zekâya dayalı otomasyon, insanın üretkenliğini artıran bir destek aracı olarak değerlendirilmelidir. Google’ın Gmail ve AdSense gibi dev ürünleri, çalışanların serbest zamanlarında geliştirdikleri fikirlerle doğdu. Böyle projeler, sadece teknolojiyle değil, insana tanınan alanla da mümkün olabiliyor.

Bu noktada asıl soru şu: Şirketler kısa vadeli tasarruf uğruna, gelecekteki potansiyel yenilikleri feda etmeyi göze alabilir mi?

Yapay Zekâ Nedeniyle Personel Azaltımı Yapan Şirketlerde Uzun Vadede Pişmanlık Kapıda Olabilir

Yapay zekânın iş süreçlerine entegre edilmesi kulağa basit gelse de pratikte birçok zorluk içeriyor. Teknik sınırlamalar, veri güvenliği, sistem arızaları gibi faktörler, iş sürekliliğini riske atabiliyor. İşten çıkarılan yetenekli çalışanların ileride aynı pozisyonlar için tekrar arandığı örnekler giderek artıyor.

Bugün otomasyonla sağlanan kazançlar, uzun vadede insan eksikliğinden doğacak fırsat kayıplarıyla yer değişebilir. Kaldı ki her organizasyonun inovatif kültürü, ekipleriyle birlikte şekillenir. İş gücünü kaybeden şirketler, bu kültürel sermayeden de yoksun kalır.

Gelecekte iş dünyasında başarıyı yakalayacak şirketler, yapay zekâyı sadece bir otomasyon aracı olarak değil, yaratıcı insanlarla birlikte çalışan bir üretkenlik motoru olarak görenler olacak. Çünkü asıl başarı, teknolojiyi doğru insanlarla buluşturmaktan geçiyor.

Benzer içerikler için tıklayın.

Önceki Yazı

Google Yapay Zekâ ile İşletmeleri Sizin Adınıza Arıyor!

Sonraki Yazı

Fiyat Etiketi Yönetmeliği Değişti: Net Ağırlık ve Karekod Zorunlu Oluyor