Suriyelilerin geri dönüş eğilimleri, artık yalnızca Suriye’deki siyasi gelişmelere değil, Türkiye’deki günlük yaşam deneyimlerine, sosyal bağlarına ve kamu hizmetlerinden memnuniyet düzeylerine bağlı olarak şekilleniyor. XSIGHTS Araştırma ve Danışmanlık tarafından yürütülen güncel araştırma, Türkiye’de yaşayan Suriyelilerin kalıcı mı yoksa geçici mi kalacaklarına dair verdikleri kararların arka planını gözler önüne seriyor.
Araştırma, 8 Aralık 2024’te Suriye’de yaşanan rejim değişikliği sonrasında yürütüldü. İstanbul, Gaziantep, Şanlıurfa gibi Suriyeli nüfusun yoğun olduğu sekiz ilde yapılan yüz yüze görüşmelerle elde edilen veriler, göç yönetimi açısından önemli ipuçları sunuyor. 18-64 yaş arasındaki 1000’den fazla bireyle yapılan anketler, bireylerin sadece siyasi değil, psikososyal ve toplumsal dinamiklere göre de karar verdiklerini ortaya koyuyor.
XSIGHTS Kurucusu ve Genel Müdürü Çiğdem Penn’e göre, geri dönüş kararlarını şekillendiren en kritik faktör, “kendini güvende hissetmek”. Bunu, sosyal çevreyle kurulan pozitif ilişkiler ve kamu hizmetlerine erişim takip ediyor. Bu sonuçlar, kalıcılık eğilimlerinin artık daha çok yaşanılan ülkedeki koşullara bağlı hale geldiğini kanıtlar nitelikte.
Güvenlik, Sosyal İlişkiler ve Kamu Hizmetleri Belirleyici Unsurlar
Araştırmaya katılan Suriyelilerin %79’u Türkiye’de kendini güvende hissettiğini belirtirken, %71’i komşularıyla iyi ilişkiler kurduğunu ifade ediyor. Bu oranlar, sosyal temasın güçlenmesinin Türkiye’de kalma isteğini artırdığını gösteriyor. Güvenlik hissi ve sosyal uyum, bireylerin bulundukları topluma aidiyet duymalarının temel taşları olarak öne çıkıyor.
Özellikle genç nesilde sosyal uyumun geri dönüş kararları üzerinde daha da etkili olduğu görülüyor. 18-24 yaş arası bireylerin hem eğitim hem sosyal entegrasyon açısından Türkiye’de daha fazla olanak buldukları ve bu sebeple kararsızlık yaşadıkları dikkat çekiyor.
Buna karşın, araştırmada Suriyelilerin %44’ü Suriye’ye geri dönmeyi düşündüğünü ifade ediyor. Geri dönüş motivasyonlarının başında “vatan sevgisi” %40 oranında yer alırken, “gelecek umudu” %15 ile ikinci sırada bulunuyor. Bu veriler, duygusal ve ideolojik bağların hâlen güçlü olduğunu ancak sosyal yaşam koşullarının tercihlerde daha ağır bastığını gösteriyor.
Kamu hizmetlerinden memnuniyet ise, bu dengeyi belirgin şekilde etkiliyor. Katılımcıların %84’ü sağlık hizmetlerinden memnun olduğunu dile getirirken, eğitim hizmetlerinden yararlanma oranı %68 seviyesinde. Ancak %28’lik bir kesim, kamu hizmetlerinin kapsayıcı olmadığını düşünüyor. Sivil toplum kuruluşlarının sunduğu hizmetlerden faydalananların oranı ise yalnızca %12.
Siyasi Gelişmeler Etkili Ancak Belirleyici Değil
Suriyelilerin geri dönüş eğilimlerinde siyasi gelişmeler hâlâ etkili, ancak tek başına belirleyici değil. 2024’te Suriye’de yaşanan rejim değişikliği gibi büyük olaylar dahi bireylerin kararlarını doğrudan değiştirmiyor. Çünkü bu kararlar, yalnızca güvenlik algısıyla değil, aynı zamanda sosyal kabullenme, ekonomik fırsatlar ve kamu desteği gibi çok katmanlı dinamiklerle şekilleniyor.
Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi kuramına göre, aidiyet duygusu gibi sosyal ihtiyaçların karşılanabilmesi için önce temel güvenlik ve fizyolojik ihtiyaçların sağlanması gerekir. Bu açıdan bakıldığında, Türkiye’deki Suriyelilerin büyük bölümü temel güvenlik ihtiyacını karşılayabilmiş durumda. Ancak kabul görme ve topluma entegre olma gibi daha yüksek düzeydeki sosyal ihtiyaçlar, uzun vadeli kalıcılığı belirleyen ana unsur hâline geliyor.
XSIGHTS araştırması, bu çerçevede çok önemli bir mesaj veriyor: Göç politikalarında yalnızca güvenlik ve sınır kontrolüne odaklanmak yeterli değil. Sosyal uyumu artıran politikalar, hem bireylerin yaşam kalitesini yükseltiyor hem de toplumsal bütünleşmeyi güçlendiriyor.
Uyum Politikaları Kalıcılığı ve Barışı Destekliyor
XSIGHTS Kurucusu Çiğdem Penn’e göre, sosyal uyum politikaları hem toplumsal barış hem de göçün sürdürülebilir yönetimi açısından stratejik öneme sahip. “Sadece güvenlik tedbirleriyle değil, sosyal kabulü destekleyen ve bireyin topluma entegre olmasını sağlayan stratejilerle kalıcı çözümler üretilebilir,” diyen Penn, kamu, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarının iş birliğiyle uzun vadeli bir uyum politikası oluşturulması gerektiğini vurguluyor.
Bu bağlamda, geri dönüş kararlarının sadece bireyin siyasi değerlendirmeleriyle değil, Türkiye’deki yaşam deneyimiyle doğrudan ilişkili olduğu bir kez daha ortaya çıkıyor. Suriyeliler, sağlık, eğitim ve sosyal ilişkilerde tatmin olduklarında Türkiye’yi kalıcı yaşam alanı olarak görüyor. Tersine, dışlanma, güvensizlik ve hizmetlere erişim zorlukları, bireyleri geri dönüş fikrine yaklaştırıyor.
Suriyelilerin Kalıcılığı Sosyal Koşullarla Şekilleniyor
XSIGHTS’ın araştırması, göç yönetimi ve toplumsal uyum politikaları için önemli bir rehber niteliğinde. Suriyelilerin geri dönüş eğilimleri, artık güvenlikten çok, sosyal temas, hizmet memnuniyeti ve aidiyet duygusu üzerinden şekilleniyor. Bu durum, entegrasyon politikalarının sadece misafirlik anlayışıyla değil, kalıcılık perspektifiyle de ele alınmasını gerektiriyor.
Kamu kurumları, sivil toplum ve medya, bu çerçevede ortak hareket ederek hem toplumsal barışı hem de öngörülebilir göç yönetimini destekleyebilir. Geri dönüş, tek başına bireysel bir karar değil; deneyimlenen sosyal bağlamın, güven hissinin ve toplumsal kabulün sonucudur. Bu gerçeklik, göç politikalarının yönünü de kaçınılmaz biçimde etkileyecektir.
Daha fazla içerik için tıklayın.